Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığının düzenlediği “Uluslararası Çocuk Forumu Kapanış Programı”, Emine Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi. Çocukları ilgilendiren her hususta, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “çocukların iştirak hakkı”nı hayata geçirebilmek ve çocukların iştirakini faal kılabilmek emeliyle düzenlenen forum; 2000 yılından bu yana her yıl 20 Kasım’da Ankara’da gerçekleştiriliyor.
“İklim Değişikliği ve Çocuk Katılımı” temasıyla 20-22 Kasım tarihleri arsında gerçekleştirilen “Uluslararası Çocuk Forumu”, bu yıl 15 ülkenin iştirakiyle 23’üncü defa düzenlendi.
“ÇOCUKLARI İLGİLENDİREN PROBLEMLERİ ÇÖZMEK VE ONLARA ADİL BİR DÜNYA BIRAKMAK, BİZLERİN TEMEL SORUMLULUĞUDUR”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Memleketler arası Çocuk Forumu Kapanış Programı’nda konuşan Emine Erdoğan, “Gelecek çocuklarla filizlenir. Bizler, bu dünyayı onlardan ödünç aldık. ‘Çocuklar bugünkü nüfusumuzun üçte birini, geleceğimizin ise tamamını oluştururlar’ kelamı, bu gerçeği çok hoş tabir eder. Çocukları ilgilendiren sıkıntıları çözmek ve onlara adil bir dünya bırakmak bizlerin temel sorumluluğudur. Hepimiz, bu şuurla gelecek kuşaklara dopdolu bir miras hazırlamak istiyoruz. Ancak miras yalnızca kazanımlardan oluşmaz. Bazen, eksikler, kayıplar, kusurlar da miras kalır. O nedenle, çağımıza ilişkin meseleleri çözüme kavuşturmada iş birliği içinde olmalıyız. Bu hem çocuklara hem de geleceğe olan borcumuzdur” tabirlerini kullandı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÇEVRESEL VE EKONOMİK TESİRLERİNDEN TÜM ÜLKELER EŞİT ETKİLENMİYOR”
İklim değişikliğinin, insanlığın yüzleşmek zorunda kaldığı yüzyılın en büyük global sorunu olduğunu söz eden Emine Erdoğan, “Bu hayati kriz, 8 milyar insanı ve tüm canlıları direkt etkilerken, ne yazık ki çocuklar orantısız olarak etkileniyorlar. Bu istikametiyle, iklim değişikliği, başlı başına bir çocuk hakları sorununa dönüşmüş durumda. Yaşamak, her çocuğun en temel hakkı ve bu hakkı korumak hepimizin ödevidir. Çocukların; pak etraf, pak hava, pak su, pak besin, eğitim ve oyun üzere elinden alınamaz hakları olduğu noktasında hepimiz hemfikiriz. Lakin bu hakları onlara eksiksiz teslim etmek için, hayattaki karşılıklarını da oluşturmamız lazım. Şu bir gerçek ki, iklim değişikliğinin çevresel ve ekonomik tesirlerinden tüm ülkeler eşit etkilenmiyor. Hatta en riskli bölgeler haline gelen ülkeler, global sera gazı emisyonunda en düşük hisseye sahipler. Bunların başında da Afrika ülkeleri geliyor. En az ziyanı veren, en çok ziyana maruz kalıyor. O denli ki yaşanabilir coğrafyalar bile azalmaya başladı. Bu koşullardan, iklim mülteciliği diye bir kavram doğdu. Beşerler artık göç yollarına yalnızca savaştan kaçmak için değil, iklim değişikliğinin yıkıcı tesirlerinden kurtulmak için de düşüyorlar. Bu türlü bir tablo karşısında, biz büyüklerin en kıymetli ödevi, iklim değişikliği ile uğraşta kararlılık göstermek ve çocuklara hassas siyasetler üretmektir” diye konuştu.
“TÜRKİYE OLARAK, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE ÇABADA GLOBAL BİR AKTÖRÜZ”
İklim değişikliği ile çabada Türkiye’nin gereken çabayı ziyadesiyle gösterdiğini belirten Erdoğan, “Türkiye olarak, iklim değişikliği ile gayrette global bir aktörüz. İnsanlığın bu müşterek sorununa, ‘Dünya ortak evimiz’ ideolojisiyle yaklaşıyoruz. Bildiğiniz üzere sıfır atık projemiz memleketler arası toplumun takdirine mazhar oldu. Birleşmiş Milletler 77’inci Kurulu esnasında, imzaya açtığımız Sıfır Atık Uygun Niyet Beyanı’nın altındaki imzaların her gün arttığını söz etmekten büyük memnunluk duyuyorum. Bu çaba, dünyanın tüm çocuklarının müreffeh bir gelecekten eşit ve adil yararlanması içindir” halinde konuştu.
“SİZLER, ÇOCUKLAR VE GENÇLER OLARAK, TERTEMİZ VİCDANLARA SAHİPSİNİZ”
Çocuklara seslenerek çevreci olmaları gerektiğini söyleyen Erdoğan, şu tabirlere yer verdi: Bildiğiniz üzere, çağdaş dünyada beşerler birer tüketici olmaya indirgendi. Tüketici olmak bir kimlik haline dönüştü. Ne keyifli ki sizler, bu sınırlayıcı bakış açısının üstesinden gelecek donanıma ve vizyona sahip evlatlarımızsınız. Sizlerden ricam; çevreci kimliğinizi inşa ederken, medeniyetimizde tabiata nasıl muamele edildiğini de araştırmanızdır. O vakit, insan ve tabiat bağlantısı açısından, tarihe üstün bir örneklik bıraktığımızı göreceksiniz. Zira, tabiata olan yaklaşımımız, inanç ve pahalar dünyamızın filtrelerinden süzülerek oluşur. Yani, etraf mevzuları sırf bilimsel bir bahis değil, insanın yaratılışa olan tavrını belirleyen bir medeniyet sıkıntısıdır. O yüzden inanıyorum ki, Anadolu’nun irfan yüklü deneyimi sizlere rehberlik edecektir. Sizler, çocuklar ve gençler olarak, tertemiz vicdanlara sahipsiniz. Dünya, sizin vicdanlarınızla yeni bir sayfa açacak. O nedenle, lütfen tabiat için daha çok kelam alın ve projeler üretin. Bizler, etraf bahislerinde sizler ismine değil, sizlerle birlikte karar almak istiyoruz. Bu vesileyle, tüm projelerinizin yürekten destekçisi olacağımı burada söz etmek istiyorum.”