Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların akabinde gözler muhtemel Marmara sarsıntısına çevrildi. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği Kısım Lideri Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, İstanbul’da on milyon yıl önceye ilişkin meyyit fayların hareket ettiğini belirtti. Öztürk, ‘O faylar orta sıra ‘tamamen de ölmedik’ diye ses veriyorlar’ dedi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği Kısım Lideri Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, on milyon yıl evvel varlıklarını sürdüren meyyit faylarda kırılmalar gerçekleştiğini açıkladı. Öztürk, meyyit fayların yeraltında suları çalıştırdığını, göçmelere neden olduğunu belirtti. Uzmanlar, meyyit fayların da hesaba katılarak çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. Öte yandan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, İstanbul’daki meyyit faylardan olan Beykoz-Sarıyer fayı ve Tuzla fayını jeoloji haritasına aktardı.
Öztürk, İstanbul’un meyyit faylarını sıralayarak, şöyle konuştu: “Bizi korkutan faylar bizim canlı fay dediğimiz faylar. Bunlar son on bin yıldan beri çalışan faylar. Pekala on bin yıl evvelden diğer faylar yok muydu? Ya da on milyon yıl evvel de yok muydu? İstanbul faysız mıydı? Hayır değil. İstanbul’da daima faylar vardı. Onların birçok çoktan öldü. Onlar hareketini bıraktılar, onlar sustular. Öteki faylar girdi buraya zira bölge öteki gerilimler altına girince öbür faylar gelişiyor.”
”Başka faylar oluşuyor. Ben bunu kastederek şöyle demiştim. İstanbul’un çizgiselliğini oluşturan, İstanbul’a form veren büyük fayın bir tanesi Tuzla’dan başlayıp Haliç’e kadar devam eden fay. Bu fay, kıyıyı dümdüz çizer. Haliç’in içine girer ve devam eder. Bu kuzeybatı, güneydoğu doğrultulu bir fay. Bu fayın bir paralel fayı ise Beykoz’dan Tuzla’ya yetişen bir fay. Yeniden onun paralelleri var. Marmara içinde ölmüş faylardan bir tanesi. Tekrar işte Babaeski Fayı diye bilinen Trakya havzası içindeki faylar.”
Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, “Bu faylar ölmüşler evet, bunlar beş, on milyon yıl evvel varlıklarını sürdürmüşlerdi. Lakin orta sıra gerilim gelince buralarda küçük kırılmalar gerçekleşiyor. Münasebetiyle bu faylar birkaç nedenle bizim için değerli. Yeraltında sular çalışır, bu fay zonları ölse bile. Münasebetiyle bu bizim altımızdaki maddeyi harekete geçirir, göçmelere neden olur. Bu fay öldü fakat oradaki su çalışması devam ediyor. Hasebiyle biz bu fayları da hesaba katarak İstanbul’daki bütün yerleşime uygunluk çalışmalarını yaptık. Zira o faylar orta sıra ‘tamamen de ölmedik’ diye ses veriyorlar. Üçlük, ikilik, zelzelelerle ses veriyorlar. ‘Deprem burada nereden çıktı?’ dediğimiz zelzeleler, bunlarla ilgili depremler” diye konuştu.
Öztürk, “Şimdi bu eski faylar Marmara Denizi’nin çöküntüsünü oluşturan faylar. Düşmeli faylar bunlar. Bunlar hem Uludağ tarafından; güneyden çöktü, kuzey çöktü ve Marmara Denizi oluştu. Ancak bir vakit sonra bu çökmeler durdu. İşte bu beş milyon, on milyon yıldan başlayıp son üç milyona kadar gelen bu faylar diriydiler, bölgeye hal verdiler. O vakit zelzele oluşturdular. Biz fayları koymaya kalksak İstanbul’da haritada yer bulamayız. Ancak eski faylar da orta ara biz buradayız. Biz de varız diyorlar. Yani bizim gördüğümüz bunlar” dedi.
